Kilistra Antik Kenti

Konya’nın Kral Yolu’nda yürürken karşımıza çıkan Kilistra Antik Kenti, milattan önce 3’üncü yüzyıla kadar uzanan tarihiyle günümüze ışık tutar. Kilistra Antik Kenti, Büyük İskender’in ölüm yılı olan milattan önce 323 ile Romalıların Mısır’ı ele geçirdiği milattan önce 30 yılına kadar uzanan Helenistik Dönem’in en görkemli eserleriyle doludur. Özellikle Hristiyanlığın Anadolu’da hızla yayıldığı zamanlarda büyük bir ivme ile büyüyen şehir; antik yolları, sığınakları, kiliseleri ve pek çok yerleşim yeriyle mistik bir havaya sahiptir. Tıpkı Nevşehir’in Kapadokya ilçesindeki Peri Bacaları’na benzeyen görünüme sahip yapılara sahip Kilistra, Konya’nın Kapadokya’sı olarak da adlandırılır. Romalılar için stratejik öneme sahip olan Kral Yolu üzerine inşa edilmiş bu yer, özellikle haç planlı şapeli ve sümbül kilisesiyle de dikkat çeker. Manastırların yollarını arşınlayan kaşiflerin gözcü kulelerinden tüm Konya Ovası’nı seyredebildiği antik kent, aynı zamanda Konya’nın önemli kültür ve inanç turizm noktalarından da biridir. Gezginlerini deyim yerindeyse gerçek bir zaman yolculuğuna çıkaran Kilistra Antik Kenti, Hristiyanlık tarihi açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir. Putperest yönetimden kaçan Azize Theakla’ya ev sahipliği yapmış olan kent, tarihi boyunca çokça saldırıya da maruz kalır. Hristiyanlığın Anadolu topraklarına yayılmasındaki rolü büyük olan Kilistra’nın günümüze ulaşan ve zamanla aşınarak peri bacalarına benzer bir forma bürünmüş hali Konya ziyaretçilerinin görmeden gitmediği noktalardan biridir.