Ani Antik Kenti

Türklerin Anadolu’da fethettiği ilk toprak olan Ani Antik Kenti, milattan sonra 8’inci yüzyıldan bu yana görenleri kendine hayran bırakıyor. Kars’ın ilk halini anlamak için Ani’ye gidilir. “Ani bir dünyadır ama dünya bir Ani değildir.” diyenlere de buraya gelinince hak verilir. ‘1001 kiliseli şehir’ olarak da bilinen Ani, ticaret ve kültürel olarak döneminin o denli üzerindedir ki adeta Venedik Avrupa’sını andırdığı söylenir. İpek yolu üzerinde bulunan Ani Antik Kenti geçmişten günümüze pek çok farklı medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapar. Bizans, Ermeniler ve Türklerin en değerli şehirlerinden olan yer aynı zamanda Anadolu Selçuklu Devleti Hükümdarı Alparslan tarafından Anadolu’da kazanılan ilk toprak olma özelliğini de taşır. Milattan sonra 8 ile 13’üncü yüzyıllar arasında yapılmış olan şehir, aynı dönemlerde ekonomi ve sanatsal anlamda da Altın Çağı’nı yaşar. Mezopotamya’dan Anadolu’ya doğru gerçekleşen ticaretin başkenti olan Ani Antik Kenti, yaşadığı yıllarda deyim yerindeyse kültürel rönesansa sahne olur. 11’inci yüzyıl Bagrat İmparatorluğu Kralları II. Smbat ve I. Gagik döneminde şehir resmen ihya edilir. Şehir surları onarılan ve genişletilen Ani’ye bir yandan da sayısız kilise inşa ettirilir. Resmi rakamlarca 100 bine ulaşan bir nüfusa eren şehir, kilise inşaatlarının ardından ‘40 kapılı ve 1001 kiliseli şehir’ olarak anılır. 1064’te Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ın şehri almasıyla II. Altın Çağ başlar. 200 yıla yakın süren bu ilerleme Moğollar tarafından fethedilmesiyle yakılıp yıkılır. Yeniden toparlanmaya çalışan şehre son darbeyi ise tabiat ana vurur. 1319 yılında gerçekleşen büyük depremle birlikte yapıların neredeyse tamamı yıkılır. Yaşanmaz bir hale gelen şehir, depremin artından terk edilir ve günümüzde tarih sahnesinin baş rol oyuncusu olarak karşımıza çıkar. Ticaretin, kültürün, sanatın ve medeniyetlerin başkenti olmuş Ani Antik Kenti, mistik havası ve asil duruşuyla her gün Anadolu’da Mezopotamya’yı hatırlatır.