Molla Gürani Camii
24.09.2024 09:44
Molla Gürânî Câmii ya da diğer adıyla Vefa Kilise Camii İstanbul'un Vefa semtinde, kiliseden camiye çevrilmiş bir dinî yapıdır. Yapı, Bizans mimarisinin Komnenos ve Paleologos dönemlerine ait bir örneğidir.
İstanbul'un üçüncü tepesi sırtlarında yer alan binanın ilk hali hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kilisenin, duvarcılık işine göre 11. yüzyıl sonu, 12. yüzyıl başlarında I. Aleksios döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır. 16. Yüzyılda İstanbul’da bulunan ve İstanbul'la ilgili kitaplar yazan Fransız bilim insanı, çevirmen ve topograf Pierre Gylles, yapının aslının bir Bizans kilisesi olduğunu yazan ilk kişidir. Ona göre yapının adı, Aziz Theodoros Kilisesi’dir. Kilise Cami’nin rölövelerini çizen kişi ise 19. yüzyılda İstanbul’a gelen Fransız mimar, arkeolog ve gezgin Charles Texier’dir.
1877 yılında Bizans Abideleri kitabını hazırlayan A. Paspates’in verdiği bilgilere bakılırsa kiliseye, kahin-kaşif anlamına gelen Phanerotis denilmekteydi. İnanışa göre kişi bir şeyini kaybettiğinde, kiliseye gelip, buraya adını veren azizden yardım talebinde bulunurdu.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'u fethinden kısa bir süre sonra kilise, Fatih Sultan Mehmed'in hocası alim Molla Şemsettin Gürani buradaki kiliseyi, tuğladan yivli bir minare ekleyerek camiye çevirmiştir.
Vefa Kilise Camii, Doğu Ortodoks kilisesi formunda olup Yunan haçı planına göre yapılmıştır. Orta Bizans döneminin öne çıkan kilise formu olan “dört sütunlu, kapalı haç planlı” olarak inşa edilen ana yapının batı yönüne şimdiki cephesi sonradan eklenmiş. Üç kubbeli giriş bölümü muhteşem mozaiklerle süslenmiş. Kırmızı tuğladan yapılmış minaresi sonradan eklenmesine rağmen yapının orijinal uzantısıymış hissi vermektedir. Şerefesinin korkuluklarında, Bizans döneminden kalma parçalar kullanılmış.
Tirendaz Sokağı’ndan, çift yönlü bir merdivenle caminin dış narteks kısmına girilir. Dış narteksin sütunları, korkuluk levhaları ve sütun başlıkları başka bir yapıdan devşirilerek yapılmıştır. Bu durum, son Bizans döneminde oldukça yaygındır. Dış narteksin üzeri üçlü bir kubbe sistemiyle örtülüdür. Güneydeki kubbe içinde korunmuş durumda olan Palaiologoslar dönemine ait mozaikler mevcuttur. Bu kısımdan iç nartekse geçilir.
Ana mekân birimi, Kapalı Yunan Haçı denen bir plana göre yapılmış, üst örtü de buna göre biçimlenmiştir. Ortadaki kubbenin dört yönünde birer beşik tonoz yer alır. Kubbeyi, zamanında dört sütun taşırken, bu sütunlar taşıyıcılık özelliklerini yitirdiğinden yerlerine Osmanlı döneminde od taşından payeler yapılmıştır.
İç mekân doğuda üç adet apsisle sona erer. Ortadaki ana apsis içten yuvarlak, dıştan beş köşelidir. Ana mekan kubbesi 12 pencereli olup, pencere içlerinde Orta Dönem Bizans süsleme sanatının özelliklerini yansıtan madalyon, baklava şekilli ve bitki motifli mozaik bezemeler hâlen varlıklarını sürdürmektedir.
Yaklaşık 350 yıl kadar kilise olarak hizmet eden ve ardından Molla Gürani adına camiye dönüştürülen Vefa Kilise Camii, yaklaşık 550 yıldır bu fonksiyonuyla varlığını sürdürmektedir. Bizans-Osmanlı izlerini barındıran cami, yapılan son restorasyonla ortaya çıkarılan değerleriyle Fatih Suriçi’nin güzel bir bileşeni olmaya devam etmektedir.
Fotoğraf Kaynağı: https://www.turkiyenintarihieserleri.com/?oku=366
Yorumlar