Troya Müzesi

Çanakkale’nin yaklaşık 32 kilometre güneyinde konumlanan Troya Müzesi, Truva Harabeleri’nin girişinde yer alıyor. Milattan önce 3000 ile milattan sonra 400 yılları arasında yaşantısını sürdüren antik kentte yürütülen arkeolojik çalışmalarda bulunan çok sayıda kap-kaçak, biblolar, cam eşyalar, heykeller ve mimari buluntular bu müzede sergileniyor. Yeni bir müze olmasına rağmen, 90 bin metrekarelik toplam alanıyla dikkat çekici bir büyüklüğe sahip. Teşhir alanlarına ek olarak sosyal donatı, depo gibi kısımları da mevcut. Üç kattan oluşuyor, batı medeniyeti başta olmak üzere büyük önem veren Helenistik döneme ışık tutan eserler çeşitli başlıklarda görülebiliyor. Bunlar; Troas Bölgesi Arkeolojisi, Tunç Çağı buluntuları, İlyada Destanı, Troya Savaşı, Antik Dönem, Doğu Roma ve son olarak Osmanlı Dönemi bunlar arasında öne çıkıyor. Rampaya çıkılıp daha sonra inilerek başlanan ziyaret, bu sayede antik döneme dair farklı yüzey katmanları, fotoğraflar, heykeller ve canlandırmalarla başlıyor. Giriş alanında arkeoloji ile ilgili bilgilerin yer aldığı kısımlar göze çarpıyor. Bu kapsamda şemalar, metin ve çizimlerden yararlanılmış. Ardından da Assos, Parion ve çevresindeki kentlerin kadim tarihi ve halkın yaşamı çeşitli buluntularla zemin kattan adeta günümüze uzanıyor. Kukladan mermer eserlere, kemik aletlerden maskelere çok sayıda obje görenleri hayran bırakıyor. Bu alanda ayrıca çocuklara yönelik bilgilendirme alanları da mevcut. Altıkulaç Lahti, Troas altınları gibi çarpıcı değerlerin ardından ilk kata çıkılıyor. Birinci katta kent yaşamına ilişkin ticari faaliyetlere atıflar öne çıkıyor. Bu kattaki teknolojik öğeler de çarpıcı… Örneğin kentin terk edilişi efektler ve yansıtmalarla görsel bir şölen eşliğinde anlatılıyor. İlk katta demir aletler ve çanak-çömlekler de incelenebiliyor. Müzenin ikinci katında ise Arkaik Çağ- Doğu Roma İmparatorluğu arasındaki dönemler işlenmiş. İlyada ve Troya Savaşı Destanı; maketlerden sikkelere, eşyalardan dijital programlara farklı yöntemlerle ama tüm yönleri ile aktarılıyor. İkinci katta gölge oyunundan esinlenerek hazırlanmış Troya Savaşı anlatımı da dikkat çekenler arasında yer alıyor. Son katta gelenekler, sosyal ve ekonomik uğraşlar eşliğinde Osmanlı Dönemi öne çıkıyor. Ek olarak 9’uncu yüzyıldan sonraki arkeologlarla ilgili bilgilendirmeler bulunuyor.