Alay Köşkü

Bab-ı Ali’nin karşısında; Topkapı Sarayı’na ait surun ise Soğukçeşme tarafındaki köşe kulesinin üzerinde yer alan Alay Köşkü, İstanbul’un en önemli kültürel miraslarından biridir. Yedi cepheli olan bu gösterişli köşkün her cephesinde de pencere bulunur. Caddeye bakan yüzünün tamamının mermerle kaplı olduğu Alay Köşkü’nün diğer yüzleri de ahşaptan inşa edilmiştir.

Çadır görünümüne sahip dilimli bir kubbeyle örtülü olan Alay Köşkü’nün içi de en az dışı kadar özenli bir şekilde tasarlanmıştır. 12 dilim şeklinde alçı kabartma süslerle bezenen Alay Köşkü’ne gitmek için Gülhane Parkı’nın içinden sekiz katlı bir merdiven ile çıkmanız gerekir. Büyük taht odasının olduğu çadır kubbenin altı aynı zamanda üç oda, antre ve genişçe bir sofaya da ev sahipliği yapar.

Tarihinin kesin olarak bilinmediği ancak Topkapı Sarayı arşivindeki kaynaklara göre 1606 senesinde inşa edildiği düşünülen Alay Köşkü’nün, tüm bu bilgiler ışığında III. Murat döneminde yaptırıldığı belirtilir. Köşe burcu üzerindeki yuvarlak hünkar salonunun kesinlikle görülmeye değer olduğu Alay Köşkü’nün parka bakan cephesinde ise sık pencereli küçük hizmet odalara rastlarsınız.

İstanbul’un en eski köşklerinden biri olan Alay Köşkü, genel hatları itibarıyla ampir üslubunun etkilerini yansıtmakla birlikte üç katlı kagir yapısı da dikkat çekmektedir. Kubbeyi örten külah tamamıyla kurşun kaplı ve kubbenin içinde hemen gözünüze ilişecek olan sofanın tavan kısmında da zengin, göz alıcı kalem işi süslemeler yer alır.

Osmanlı tarihine önemli olaylara tanıklık eden, tek kelimeyle tarihe meydan okuyan köşkün pencere kemerlerinde görülebilen yazıların ünlü Hattat İzzet Molla tarafından yapıldığını söylemek mümkün.