Mevlevihane Camii

Şair ve düşünce adamı Mevlana Celaleddin Rumi’nin ölümünden sonra öğretilerini gelecek nesillere aktarmak için oğlu Sultan Veled tarafından oluşturulan Mevlevilik kavramı; tarihe kucak açan Şanlıurfa’ya da yayılmıştır. 18’inci yüzyılda Urfalı Mevlevilerin zamanla bir tören niteliği kazanan toplantıları için Haşimiye Meydanı’nın doğusunda bulunan yapı inşa edildi. Mevlevihane’ye dair ulaşılabilen en eski arşiv kaydında 1758 yılına işaret edilir. Bu kayıttan Abdülkerim Efendi adlı birinin 1706 tarihinde Mevlevihane Vakfı’na ilk mütevelli olarak tayin edildiği görülmektedir. Burada Mevleviler toplantılarında ney, kudüm ve benzeri çalgılar çalarak sema gösterileri yapmışlardır. Bir süre daha bu şekilde kullanılan tekkenin kapatılmasından sonra aynı mekan cami olarak ibadete açıldı. Camiye dönüştürülmeden evvel söz konusu dönemde harap durumda bulunan Mevlevihane’nin tamiratı için uğraşılsa da tam olarak tamir edilememiştir. Tekkenin de kapatılmasıyla kaderine terk edilen yapının semahane dışında kalan bölümleri yıkıldı. Bugün çarşı olarak görülen yerde o yıllarda baraka tipi dükkanlar inşa edilerek meyve ve sebze satımı gerçekleştirilmiştir. Kesme taştan, kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülü Mevlevihane Camii, Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edildi. Caminin batı cephesinde bitişik nizamda bir çarşı bulunur. Çarşı ilk dönemlerinde kasapların tercih ettiği ve şarküteri ürünlerinin satıldığı bir yapıya sahip olsa da sonrasında hediyelik eşyaların satıldığı bir alana dönüştürülmüştür.