Han El-Barur

Dünyada halen yaşam olan en eski yerleşim yerlerinden biri olan Şanlıurfa’nın güneyindeki Harran’ın konik çatılı evlerini, tarihi yapıları, harabeleri ve yakın çevresinde doğuya doğru gidilince görülen Bazda Mağaraları’nı görmeden olmaz. Yolculuk, güneydoğuya çevrildiğinde ise yaklaşık 27 km sonra Göktaş Köyü ve içerisinde tarihi klasik bir Anadolu Selçuklu kervansarayı olan Han El-Bar'ur ile karşılaşılır. Tarihi yapının isim kökeni de bir hayli ilginç. Rivayete göre yaptıran kişi, ‘Benden sonra gelenler burayı keçi gübresi ile dolduracak!’ der. Moğollar gelir ve kervansarayı yakıp yıkarlar, daha sonra da bu güzel yapı bir ahır olarak kullanılır. Halk arasında da ‘keçi gübresi’ anlamındaki ‘El-Bar'ur’ adıyla anılmaya başlanır ve böylelikle tarihi kervansarayın ismi günümüze Han El-Bar'ur şeklinde gelir. Han El-Bar'ur, geneli itibariyle harabe halinde olmakla birlikte giriş kapısı ve kitabesi hala ayakta. Kitabe demek, kimlik demek; tarihi yapının inşa sürecinin 1129’da tamamlandığı ve el-Hac Hüsameddin Ali Bey adlı kişi tarafından yaptırıldığı kaydediliyor taşa yazılı bu belgede… Yapının giriş kapısının üzerindekiyle birlikte bir kitabesi daha bulunuyor. Nispeten tepelik bir alanda, Harran-Bağdat yolunda yapılmış kervansarayın orijinal planında mescit, ahırlık yerler, hamam, çeşitli odalar ve asker odasının olduğu biliniyor. 43-44 metre ölçülerinde kareye yakın bir avlu, kervansarayın önünde yer alıyor.