Şerafeddin Camii

Günümüze 12’nci yüzyıldan bu yana ulaşan nadir güzellikteki eserlerden biri de Şerafeddin Camii’dir. İlk olarak Şeyh Şerafeddin tarafından yaptırılan cami, bugün dahi ibadete açıktır. Şeyh Şerafeddin, 12’nci yüzyılın ortalarında bugünkü Şerafeddin Camii’nin olduğu yere bir mabet yaptırır. Aradan geçen zamana neredeyse yenik düşmek üzere olan cami, 1444 yılında II. Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından aslına sadık kalınarak tamir ettirilir. Temelleri ve gövdesi yeteri mukavemette olmayan yapı 1600’lü yılların ortalarına doğru tamamen harap bir hal alır. Bu durumun üzerine 1636’da Mehmed Çavuşoğlu Memi Bey, caminin harabe halini tamamen yıktırır. Civardaki molozları temizletir ve aynı yere bugünkü Şerafeddin Camii’yi yaptırır. Fil ayağı olarak isimlendirilen 10 adet kalın sütuna dayandırılan yeni cami, kesme taştan yapılmış gövdesiyle bir ihtişam abidesidir. Caminin içi hat ve çini sanatlarının yanı sıra kalem işi olarak bilinen tarzla da süslüdür. Yüzlerce yıldır benliğini koruyan bu süslemeler, camiyi ziyaret eden kaşifler için ayrı bir ihtişam örneği olarak kabul edilir. Kalan zaman süresince bugünkü minarenin eklendiği Şerafeddin Camii, yapıldığı ilk zamanlara sadık kalınarak 20’nci yüzyılın başında yeniden restore edilir. Bugün, Konya’yı keşfe gelen kaşiflerin dini yolculuklarında mutlak suretle uğradığı nokta olan yapı, 400 yıla yakındır ziyaretçilerine kucak açıyor.