Alaaddin Camii

Anadolu’nun tarihsel gelişim sürecine katkı sağlayan tüm medeniyetlerin kültürlerinden esintiler barındıran Alaaddin Camii, aynı zamanda Anadolu Selçuklu Devleti’nin ülkemizdeki en eski mimarilerinden birisidir. Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Rükneddin Mesud’un emriyle Alaaddin Tepesi’ne inşa edilmeye başlanan cami, 1221 yılında I. Alaaddin Keykubat döneminde tamamlanır. Avlusunda pek çok Selçuklu hükümdarı ve devlet adamının mezarı olan bu cami, Türk tarihi açısından da önemli bir yere sahiptir. Alaaddin Camii’nin konumuna bakıldığında Selçuklu Sarayı’na oldukça yakın olduğu görülür. Yapının kuzeyinde kalan giriş kapısı üzerindeki kitabede de yazılıdır ki burası I. Alaaddin Keykubat tarafından tamamlanmıştır. Giriş kapısının sağında yer alan mermerden yapılma kitabeye bakıldığında anlaşılır ki bu eserin mimarı Dımaşklı Mehmet bin Havlan’dır. Tamamen klasik Selçuklu mimari dönemi tarzına uygun olarak yapılan eser, günümüzdeki restorasyon çalışmalarında da aslına uygun olarak yapılmıştır. Külah şeklindeki kubbesi, minaresi ve büyüklüğü ile aynı zamanda bir medreseyi andıran Alaaddin Cami, Konya’nın eşsiz güzelliklerinin de başında gelir. 1889-1890 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu Padişahı II. Abdülhamid emriyle Konya Valisi Sururi Paşa tarafından minare ve duvarları yenilenen cami, aslına sadık kalınarak onarılır. Günümüze ulaşmış en eski Selçuklu mimari örneklerinden olan yapı, dört mevsim ziyaretçi kabul edebildiği gibi ziyaretçilerini de ihtişamıyla büyüler.