Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi
Ayasofya; dünya tarihinin bugüne kadar ayakta kalmayı başarmış en önemli ve en görkemli yapılarından biridir. Mimarisi, büyüklüğü, işlevselliği, içerisinde barındırdığı sanatı ve ihtişamıyla yüzlerce yıldır gözde konumda yer alır.
İlk olarak hatırlatalım ki Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu’nun yapmış olduğu en büyük kilisedir. Aynı yerde tam üç kez inşa edilmiş olan bu görkemli yapı ilk olarak yapıldığında ‘Megale Ekklesia’ yani ‘Büyük Kilise’ olarak adlandırılmış. 5’inci yüzyıla gelindiğinde ise o dönemden İstanbul’un fethine kadarki süreçte ‘Hagia Sophia’ yani ‘Kutsal Bilgelik’ adıyla anılmış. İmparator Konstantin tarafından milattan sonra 360 yılında yaptırılan Megale Ekklesia, II. Theodosis tarafından 415 yılında yeniden inşa edilmek durumunda kalmış. Ancak bu seferki yapı da o dönem çıkan halk ayaklanması sonucu yakılıp yıkılmış.
Bugünkü Ayasofya ise İmparator Justinianos tarafından yaptırılmış. Dönemin en önemli iki mimarı Tralles’li (Aydın) Anthemios ve Miletos’lu (Söke yakınları) İsidoros bu görev için seçilmiş. Bugüne kadar ulaşan kayıtlardan edinilen bilgilere göre o dönem Anthemios ve İsidoros’la birlikte Ayasofya’nın yapımında tam 100 mimar ve her bir mimarın emrinde 100 işçi çalıştırılmış. 5 yıl 10 ay gibi bir sürede, oldukça hummalı geçen çalışmalar neticesinde tamamlanan Ayasofya, böylelikle Hristiyanların hizmetine açılmış.
Yapıldıktan sonra tamı tamına 916 yıl kilise olarak kullanılan Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinin ardından ise camiye çevrilerek bu sefer de Müslümanlara hizmet etmeye başlamış. Camiye çevrilirken Hz. Meryem ve Hz. İsa figürlerine dokunulmaksızın İslami detaylar eklenen, mimarisi güçlendirilen ve son derece özenle korunan Ayasofya; tüm bu eklemelerle birlikte bugünkü formuna kavuşmuş. 16’ncı ve 17’nci yüzyıllarda ise artık bir cami olan Ayasofya’ya minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü, maksureler ve mihraplar yerleştirilmiş.
Ayasofya, tarihi boyunca güzelliğiyle herkesin gözdesi olmuş. Sürekli olarak korunmuş ve özellikle camiye çevrildikten sonraki senelerde kompleks bir yapıya dönüştürülmek üzere çalışmalar geçirmiş. Bununla birlikte çevresine sıbyan mektebi, muvakkithane, şadırvan, sebiller, güneş saatleri, medrese, birbirinden farklı dönemde yaptırılmış olan minareler ve mütevelli heyeti odası eklenmiş.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1935 yılında bir müzeye dönüştürülen Ayasofya, böylelikle farklı tarihlerde iki farklı dine hizmet ettiği yılların ardından her kesim ve görüşteki insanın beğenisine sunulmuş. 2020 yılının 24 Temmuz Cuma günü ise Ayasofya’nın 86 yıllık müze-cami hali son bularak yeniden ibadete açıldı. Böylelikle müze halinden çıkan Ayasofya, günümüzdeki Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi adını aldı.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin en önemli mimari özelliği; yapıldığı ilk yıllarda bir kiliseye göre alışılmışın oldukça dışında kalan büyüklüğü ve yüksekliğiyle insanı hayrete düşüren kubbesidir. Tam orta mekânda duran kubbe, tüm yapıda taş ve tuğla kullanılırken, eğimi sebebiyle deprem ve benzeri afetlerde zarar görmemesi adına Rodos’ta özel olarak yaptırılan hafif ve sağlam tuğlalarla örülmüştür.
Dedik ya, Ayasofya her tarihte gözde, Ayasofya her zaman Ayasofya diye… 1847 yılına gelindiğinde, dönemin Osmanlı Sultanı Abdülmecid de ayrı bir özen göstermiş burası için. Önce yapıyı aslına sadık kalarak onartmış, ardından ise yaşadığı dönemin en harika hattatı olarak bilinen Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye ana kubbenin 11,3 metre çapındaki kısmına Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi’nin 35’inci ayetini yazdırtmış. Bilmeyenler için, bahsi geçen ayette şunlar yazar: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam ise inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nur üstüne nur. Allah nuruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.”
Yorumlar
fSKat5WQ
06.08.2022 23:04Muhteşem
uajismwn
01.04.2023 03:08올해 여기 꼭 가보려고 합니다. 사랑 합니다 터키~~ 한국 🇰🇷 ♡ 🇹🇷
7K0raer2
01.08.2022 01:51Cami
M.F.K
24.11.2021 10:25What a beautiful place
huseyinatess
03.08.2022 07:00Hafta içi olmasına rahmen yoğun bir kuyruk var. Fakat sıra hızlı ilerliyor. Restorasyon bittikten sonra görkemli bir görüntü ortaya çıkmış.
murattrahim
23.10.2022 16:30İki günlük küçük bir tatil için gittiğimiz İstanbulda Cuma olmasından dolayı mı olduğunu anlayamadığımız inanılmaz bit sıra olması nedeniyle girip içini göremediğimiz ama dışarıdan da bir o kadar muhteşem görünen mimari...
muhammettas75
30.07.2022 20:53MÜKEMMEL 🥰