Bozcaada Kalesi

Bozcaada’ya geldiğinizde feribotun henüz içindeyken dahi dikkatinizi çekecek olan ilk yer elbette pek çok yerden görünen kale olacaktır. Heybetli bir görünüme sahip olan Bozcaada Kalesi, bölgenin derin geçmişini yansıtır. Aslında Bozcaada küçük ve mütevazi bir kasaba görünümüne sahip olsa da kalenin boyutu şaşırtıcı düzeydedir. Bozcaada Kalesi boğazın çıkışında yer alır. Aynı zamanda anakaraya da oldukça yakın bir konuma sahiptir. Bu avantajlı durum, bölgenin yıllar boyunca cazibe noktası olmasında etkili olur. Adanın istilaya çok açık olması kaleyi zorunlu kılar. Kalenin varlığı yöre halkının kendini büyük ölçüde güvende hissetmesini de sağlar. Bozcaada Kalesi, tarih boyunca Türkiye’nin en sağlam korunan kalelerinden biri olarak öne çıkar. Kalenin ne yazık ki kim tarafından ve hangi tarihte inşa edildiği tam olarak bilinmez. Buna rağmen kalenin Cenevizler ve Venedikliler tarafından kullanıldığı saptanmıştır. Yine bilindiği üzere Fatih Sultan Mehmet döneminde de kalıntılar üstüne tekrar inşa edilmiştir. Osmanlı ve Venedik arasında geçen savaşlar sonunda kale ciddi düzeyde bir tahribata uğrar. II. Mahmut döneminde ise kapsamlı bir onarım sürecinden geçirilir. Bu onarımın 1815 tarihinde gerçekleştiği bilinir. Kayalık bir alan üzerine konuşlanan Bozcaada Kalesi, su dolu bir hendekle çevrilidir. Eskiden kaleye asmalı bir kapı ile girilirmiş. Günümüzde ise normal bir köprü üstünden giriş yapılır. Kale geçmişteki görüntüsünün aksine bomboş durumdadır. Zaman zaman festival ve konserlere de ev sahipliği yapan kale, bu gibi organizasyonları bünyesinde barındırdığından da oldukça hareketli olarak nitelendirilebilir. Bozcaada Kalesi’nin ‘İç Kale’ kısmında amforaların yerleştirildiği özel bir oda bulunur. Ada içinden çıkarılan çok sayıda tarihi mezar taşı da bu bahçe alanında sergilenir. 10.00 ve 20.00 saatleri arasında ziyarete açık durumda olan kalenin ulaşımı da Geyikli İskelesi üzerinden kalkan feribotlar sayesinde oldukça kolaydır.