Trabzon'da Mutlaka Görülmesi Gerekenler
Trabzon… Yavuz Sultan Selim’in Sancak Beyliği’ni yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman’ı 15 yaşına kadar bağrında büyüttüğü şehir. Saymakla bitirilemeyecek doğal ve tarihi güzelliklerle dolu olan bu şehrin görmeden dönülürse pişman olunacak noktaları aşağıdadır. Aman dikkat! Unutma, birini bile atlarsan yeniden gitmen gerekir.
İhtişamın Doruklardaki Hali: Sümela Manastırı
Sümela Manastırı, mavinin ve yeşilin her tonunu en güzel şekilde harmanlayan Trabzon’un görmeden dönülmeyecek yerlerinin başında gelir. Milattan önce 4’üncü yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahip bu tarihi yer, aynı zamanda şehrin bir numaralı simgesidir. Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahibin kurduğu manastır, aslında bir kaya kilise olarak varlığına başlayıp daha sonraki eklemelerle günümüze kadar gelmiştir. UNESCO “Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi”nde de yer alan Sümela, bulunduğu vadiden 1150 metre yükseklikteki duruşuyla görsel ihtişamın doruklarındadır.
Kutsal Bilgeliğin Adresi: Ayasofya
Yok yok yanlış okumadın, burada da Ayasofya var. Azize Sofya’dan evrilen ismiyle bilinen Trabzon’daki Ayasofya Müzesi, şehrin en eski yapılarından biri. ‘Kutsal Bilgelik’ anlamını taşıyan adıyla yalnızca Hristiyanların değil, zaman içerisinde Müslümanların da şehirdeki en önemli ibadet noktalarından biri haline gelen Ayasofya, bugün tarihe ettiği tanıklığın bir göstergesi olarak müzeye dönüştürülmüş durumda.
Atatürk Köşkü Müzesi
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım ile kaldığı Rönesans mimari tarzının en güzel örneklerinden olan bu yer, yalnızca dış görünüşü değil, tarihi önemi açısından da görülmeye değer.
Kanuni ile Bir Selfie?
Osmanlı Devleti’nin şüphesiz en çok tanınan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın doğup büyüdüğü Kanuni Evi şehrin en popüler yerlerinden biri olmanın yanı sıra tarihsel önemiyle ve etnografik iç dizaynı da dikkat çekiyor. Kanuni’nin heykelinin de bulunduğu müzede Osmanlı Padişahı ile bir selfie yapmayı kim istemez ki?
Biraz da Alışveriş
Buraya kadar gelmişken Bedesten’den yöreye özgü ürünleri almadan dönmek olmaz. Şehrin en eski yapılarından olan Bedesten’de yöreye özgü yiyecek ve giyeceklerden el işlemesi takılara kadar sayısız alternatif alışveriş meraklılarını bekliyor!
Neredeyse Sümela Kadar(!)
Peristera Manastırı’ndan bahsediyorum. Milattan sonra 752’de, 250 metrelik bir kayanın üzerine inşa edilmiş olan bu manastır neredeyse Sümela Manastırı kadar eski! Onun kadar iyi korunamamış olsa da turistlerin görmek için birbiriyle yarıştığı bu mistik ibadethane gizemli duruşuyla göz dolduruyor.
Manzaranın Tadını Çıkart
Şehrin tartışmasız en güzel manzarasına sahip olan Boztepe, Karadeniz’i ayaklarının altına serer. Trabzon’u kuşbakışı görmek isteyenlerin koşar adım gittikleri Boztepe hem bir seyir terası hem de huzurun aranılan noktası.
Havası Bile Yeter!
Şehrin gürültüsü ve kaosundan bıkanlar için biçilmiş kaftan olan Demirkapı (Haldizen) Yaylası eşsiz güzellikteki manzarası ve Uzungöl’e olan 20 kilometrelik mesafesiyle Trabzon’un en çok tercih edilen kaçış noktası.
Mistik Bir Yolculuk
Mistik bir yolculuk yapmak isteyenlerin arayıp da bulamayacağı bir nimettir Çal Mağarası! Dünyanın en uzun ikinci mağarası olan bu gizemli yer tam 8 milyon yaşında ve unutulmaz bir deneyim yaşatıyor misafirlerine. Tam bir görsel şölen olan bu ihtişamlı güzelliğin aynı zamanda nem oranından kaynaklı astım ve sinüzit hastalarına şifa verdiğine de inanılıyor. Tıbbi kısmını bilemeyiz ama insana huzur verme konusunda rakip tanımayan Çal Mağarası’nın ruha şifa bulduğu kesin!