Mardin: Gündüz Seyranlık Gece Gerdanlık
Güneydoğu’nun en çok merak edilen şehri Mardin'den bahsedilince akla hiç kuşkusuz bölgenin mimari yapı taşını da oluşturan Ulu Camii ya da zanaatkarları gelse de sizlere bunların yerine oranın enfes gerdanlığını anlatacağız.
İnsanlığın doğduğu bu topraklar, yüzyıllardır farklı dinlere de ev sahipliği yapıyor. Yukarı Mezopotamya’nın en eski şehri Mardin tarihinin 3 bin sene öncesine dayandığı tahmin ediliyor.
Milattan önce Asurluların hakimiyetinde olan şehir; Hitit, Urartu, Pers, Sasani, Roma İmparatorluğu gibi pek çok medeniyeti ağırlamıştır. İşte şehrin muhteşemliği de o medeniyetlerin bıraktığı izler kaynaklıdır.
Bir Masal Şehridir Mardin
Mardin tamamen taş ve kilden oluşmuş bir şehirdir. Tepenin ovaya bakan yüzüne kurulu bu taş şehirde “Teraslama” mimari tekniği hakimdir. Yani evleri öylesine güzeldir ki; birinin damı, üsttekinin sokağı gibidir. En keyifli çayların kahvelerinin içildiği avluları hep iç içedir.
Gündüz Seyranlık, Gece Gerdanlık
Şehrin en tepesinde kalesi bulunur. Kalenin eteklerinde ise genişleyen hale, kentin zarif boynuna serilmiş bir gerdanlık gibi kendini gösterir. İşte o gerdanlığın üstünde de yüzyılların eskitemediği Mor Behnam Kırklar Kilisesi, Emineddin Külliyesi, Latifiye Camii, Zinciriye Medresesi, Ulu Camii, Tellallar Çarşısı, Şehidiye Medresesi ve Mardin Evleri birer işleme gibi karşılar ziyaretçilerini.
Dinler Mozaiği
Mardin'de çok eski bir mezhep olan Şemsiler gibi güneşe ya da Yezidiler gibi Tavus-u Azam'a tapanları görebilirsiniz; Arapça ezanın en güzel örnekleriyle Latince ilahileri eşzamanlı dinleyebilirsiniz. Böylesine kültür mozaiğini içinde barındıran bu şehir aslında insanlık için başlı başına bir simgedir!