II. Attalos'un Cenneti: Antalya
Derler ki milattan önce 159 ile 138 yılları arasında yaşamış Helenistik dönemin en önemli isimlerinden Bergama Kralı II. Attalos askerlerine şöyle bir emir verir: “Gidin ve bana yeryüzündeki cenneti bulup getirin!” askerler de bu emre istinaden Antalya’yla karşılaştıklarında aradıklarının tam da böyle bir yer olduğuna karar verir ve Attalos’u buradan haberdar eder. Attalos da bu güzeller güzel, doğa ananın evi, tabiatın başkenti gibi görünen yere hemen bir şehir yaptırır. Ardından da hem kendi adını taşıyabilsin hem de yapılan bu yeni yerleşim yerine bir isim verilsin istendiğinden yerleşkeye ilk olarak ‘Ataleia’ denir…
Bu isim her ne kadar tarihin tozlu sayfaları arasında Arap kültürünün egemen olduğu kısımlarda ‘Antaliye’, Türk tarih kaynaklarının oluşturulduğu kitaplarda ise ‘Adalya’ olarak geçse de günümüze Antalya olarak gelir.
Aslında İlk Çağ öncesi, bilinen insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biridir Antalya… Yani o dönemki Antalya ki bu bahsettiğimiz yer bugünkü merkezden yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta… Bugünkü tarihten yaklaşık olarak 500 bin yıl kadar geriye, insanlığın Eski Taş Çağı’na kadar rast gelen bu dönemde bile bu toprakları bulunmaz bir nimet olarak gördüğü aşikardır. Bununla birlikte şehir yapılaşması gelişmiş, ticareti güçlenmiş ve tarihin en önemli liman kentlerinden biri haline gelivermiş.
Antalya, 1988 yılında bulunan ve dünyanın en değerli yerlerinden biri olarak görülen Patara Antik Kenti’ne de ev sahipliği yapar. Milattan önce 13’üncü yüzyıla tekabül eden Patara’nın yapılaşması, hem o dönemlerdeki Antalya, hem o zamanın insanlarının yaşayışları hem de günlük rutinlerinin yanı sıra inanış ve ticari ahlakları hakkında bilgi verir bizlere… Şimdi de dönelim yeniden kronolojik hükümdarlar listesine…
Belirtmemiz gerekir ki Antalya topraklarında milattan önce 1267 ile 1237 yılları arasında Hititler yaşamıştır. Denizden akınlar baş gösterince yıkılan Hititlerin ardındansa Yunan mitolojisinde bahsedildiğine göre Akalılar gelir bu topraklara… Ardından Truva Savaşları baş gösterince Aka boyları, Kalkhas, Amphilokhos, Mopsos ve Pamfilya medeniyetleri gelir Antalya’ya ve aslen onlar Perge, Sillyon, Aspendos ve Selge'yi kurar…
Çok sonralarına gidelim şimdi de… Zaman geçer, tarihler değişir ve takvimler milattan önce 7’nci yüzyılı gösterir. Kısa bir dönem de olsa önce Rodoslular gelip hükümdar olur bu topraklara, ardından Dorlular, sonra Kumluca’lar ve Çıralı olarak da bilinen Phaselisler… Neden sonra Bizans gelip alır burayı. Tarihler milattan sonra 5’inci ile 7’nci yüzyılları arasını işaret etmektedir. Oldukça uzun sayılabilecek bir Bizans -ya da daha sonrasında ikiye bölündüğü için Roma da diyebiliriz buna- kültürüne ev sahipliği yapmış olan Antalya’da Arap saldırıları baş gösterince Doğu Roma İmparatorluğu’na dönüşmüş ve ayrılmış olan Bizans İmparatorluğu şehri adeta baştan başa surlarla kuşatır. Yetmez, oldukça özel ve çok iyi eğitilmiş bir ordu kurar. Böylelikle uzun seneler boyunca Roma himayesinde, Roma kültürüyle yetişmiş ve gelişmiş bir hale gelir Antalya…
Geldik mi şimdi de 11’inci yüzyıla… Anadolu Selçuklu Devleti bu yüzyıl içerisinde dayanır Antalya’nın kapısına. Alır da şehri, Türkleştirir kadim kenti. I. Haçlı Seferleri baş gösterir sonra. 1097’de geri alsa da Bizans Selçuklulardan Antalya’yı, burası öyle kolay kolay vazgeçilecek bir yer değildir, tekrar hücum eder ve 5 Mart 1207’de alır güzeller güzeli şehri geri alır. Böylelikle şehir iyiden iyiye Türkleşmeye başlar.
Zaman içerisinde Anadolu Selçuklu Devleti dağılınca pek çok farklı Anadolu Türk beyliklerinin himayesi altına giren Antalya, 15’inci yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nin eline geçer. Bu tarihten sonra da ne Türk kültüründen ne Türk nüfusundan ne de bünyesinde barındırdığı diğer pek çok etnik köken ve birikimden zerre değer kaybetmez Antalya. Hep güçlenir, hep gelişir. Gelişip güçlendikçe de bugünkü haline gelir.
Milli Mücadele döneminde İtalyanların işgali altında olsa da yörükleriyle meşhur şehrin en meşhur ismi Yörük Ali Efe’nin evinde toplanan şehrin ileri gelenlerinden oluşmuş grup, Antalya Rumları’na karşı şehri korumaya karar verdikleri bir toplantı düzenlerler. Ardından Büyük Taarruz ve derken sonunda Cumhuriyet…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Antalya, bugün tüm dünya çapında bir tatil mekanı olarak akıllara kazınmış ve baş döndürücü tarihiyle de kendine her daim hayran bırakmayı bilmiş bir kent olarak varlığını sürdürür.