Deyrulzafaran Manastırı

Mardin Ovası’na hakim bir noktada bulunan manastır, 5’nci yüzyılın en güzel mimari örneklerinden biri olarak her gün Mezopotamya’yı selamlar. Tarihin başlangıç noktası olarak kabul edilen Mezopotamya’ya dahildir Mardin… Binlerce yıllık tarihinde sayısız kültüre ev sahipliği yapan şehir, görkemli taş yapılarıyla turistlerine unutulmaz deneyimler yaşatır. Şehir merkezine 4 kilometre uzaklıkta bulunan Deyrulzafaran Manastırı da üç katlı ihtişamlı yapısıyla tek başına bir görsel şölen sunar. 5’inci yüzyıldan beri eklemelerle daha da görkemli hale gelen manastır, bugünkü haline 18’inci yüzyılda kavuşur. Milattan önceki dönemlerinde güneş tapınağı olarak kullanılan yapı, bölge Romalıların himayesi altına girince kale görevi görür. Zamanla Romalılar bölgeden çekilir ve Aziz Şleymun önemli azizlerin kemiklerini kaleye getirerek burayı bir manastıra çevirir. Azizlerin mezarlarını barındırmaya başladığı ilk dönemlerde onları buraya getirin kişinin adını alan manastır, uzun yıllar boyunca Mor Şleymun Manastırı olarak adlandırıldı. Tarih sayfaları 793 yılını gösterdiğinde Mardin ve Kefertüth Metropoliti Aziz Hananyo, yapıyı büyük bir tadilattan geçirir ve yapı bu sefer de Mor Hananyo Manastırı olarak adlandırılır. 15’inci yüzyıla gelindiğinde ise manastırın etrafında yetişen safran (zafaran) bitkisinden dolayı Deyrulzafaran (Safran) Manastırı olarak anılmaya başlar. Manastır, tıpkı var olduğu şehir gibi pek çok medeniyet ve kültüre bu şekilde ev sahipliği yapar.