Aya Triada Kilisesi
23.09.2024 11:54
İstanbul Kadıköy’de bulunan Aya Triada, 1902 yılında Patrik III. Yovakim ve Kadıköy Metropoliti Yermenos tarafından inşa ettirilmiş bir Rum Ortodoks kilisesidir. Neo-Bizans ve neo-Rönesans üsluplarının egemen olduğu kilisenin mimarları G.Zahariadis ve Belissarios Makropoulos’dur.
Etrafı demir parmaklıklı alçak bir duvar ile çevrili olan kilise, tepeden bakıldığında fark edilecek şekilde haç planlı bir yapıdır. Orta mekanın üzerini, dört sütun üzerine oturan yüksek kasnaklı bir kubbe örter. Kubbeyi dört yandan yarım kubbe destekler. Düzgün kesme taştan inşa edilen kilisenin köşelerinde gösterişli yuvarlak kemerli çan kuleleri yer alır. İç ve dış mekan temelinde ele alındığında yapı, eklektik üsluptadır.
Kilise içinde çeşitli dini semboller yer almaktadır. İsmi ile Baba-Oğul-Kutsal Ruh’a ithaf edilen kilisenin içinde en dikkat çeken yine aynı ismi taşıyan resimdir. Resimde baba ile oğulun arasındaki uçan kuş kutsal ruhu temsil eder. Tavanda bulunan kemerlerde ise çift başlı kartal, Bizans Patriği’nin isteği üzerine Doğu ve Batı’yı temsil ettiklerini göstermek amacı ile yapılmıştır ve başında bulunan haçlı taç ise kiliseyi simgelemektedir.
Kilise girişinde narteks bölümün hemen sağında, 3. yüzyılda yaşamış olan Ayia Ekaterini’ye atfedilen bir ayazma bulunur. Önceleri Moda’da bulunan Ekaterini Ayazması’ndan gelen su, şimdilerde damacana ile satın alınarak okunup, kutsal hale getirilmektedir. Efsaneye göre, milattan sonra 294’de İskenderiye’de, putlara tapan aristokrat bir ailenin Dorotea isminde bir kızı olur. Dorotea’nin hayatı, bir rahibin ona İsa Peygamber’i anlatmasına kadar, sıradan bir şekilde sürer. Daha sonra İsa’ya inanan Dorotea, vaftiz olur ve ‘taçlandırılmış taç’ anlamına gelen ‘Ekaterini’ adını alır. Kral Maksimianus Dönemi’nde Ekaterini, İsa Peygamber’e olan bağlılığını açıklar. Kral ise Ekaterini’yi vazgeçirmek için 50 hatip gönderir ancak Ekaterini, hatipleri de Hıristiyan olmaya ikna eder. Emirlere karşı gelen Ekaterini, Kral’ın emri ile öldürülür. Ekateri’nin vücudu, melekler tarafından Sina Yarımadası’nın en yüksek dağının tepesine götürülür. Bu olaydan 3 asır sonra, Kral Jüstinyen’in Sina Yarımadası’nın en yüksek dağının tepesine yaptırdığı manastırın rahipleri, rüyalarında Aya Ekaterini’nin naaşının yerini görürler. Naaş bulunduğu yerden alınarak, bugün Ekaterini Ayazması olarak tanınan yapıda, mermer bir lahite yerleştirilir. O günden sonra, lahitten kutsal parfüm yayıldığına ve bunun günümüze kadar gelen bir mucize olduğuna inanılır.
Fotoğraf Kaynağı: https://www.tarihlisanat.com/aya-triada-kilisesi/
Yorumlar