Alicin Manastırı

Sadece başkent Ankara’nın değil, aynı zamanda tüm Türkiye’nin en özel manastırlarından biri olan Alicin Manastırı, yapı itibariyle daha çok Sümela Manastırı’na benzetilir. Bu nedenle de yöre halkı buraya ‘Mini Sümela’ adını verir. Kızılcahamam ilçesinde yer kendisi ile aynı adı taşıyan bir kanyonda konumlanır. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği dini mekanı ziyaret etmek adına Çeltikçi beldesine gelmeniz gerekir. Yol üzerinde manastıra ilişkin pek çok yönlendirici tabela ile karşılaşabilirsiniz. Alicin Manastırı’nın kitabesi olmadığı için net bir inşa tarihinden söz edilemez. Heybetli görünümü ile dikkat çeken manastırın çevresinde bazı mağaralarla karşılaşmak mümkündür. Mağaraların o dönemlerde bu bölgede yaşayan ve eşkıya olarak bilinen Cin Ali tarafından yapıldığına inanılır. Buna rağmen yazılı kaynaklarda mağaraların Roma döneminden kaldığı ve daha çok güvenlik maksadıyla oluşturulduğu bilgisi mevcuttur. Alicin Manastırı, yerden yaklaşık 16 metre yüksekte yer alır. Günümüzde daha çok amatör ve profesyonel dağcıların ilgisini çeker. Manastırın yakınlarında yer alan Soğulcuönü Çeşmesi bölgeye gelenlerin uğradığı bir mekandır. Günümüzde manastıra dair gerek dini gerekse de sosyal anlamda pek çok izin silindiği görülür. Sadece bazı duvarlarında bazı haç izleri gözlemlenebilir. Alicin Manastırı’na bugün değer katan nokta, harika bir kanyon ve şelale ile iç içe olmasıdır. Burası aynı zamanda Ağsar Kalesi ile de komşu durumundadır. Bu çevrede yapılan araştırmalarda ve kazı çalışmalarında çok sayıda lahitle karşılaşılır. Lahitlerin ciddi bir kısmı toprağın üzerindedir ve muhafaza edilmiş haldedir. Mekan, Almanya’da yer alan ve dünya çapında bilinirliği olan manastırları araştırmayı kendine ilke edinen bir kuruluşun ilgisini çeker. Kuruluşun düşüncesine göre burası bir kesiş manastırıdır ve içinde sayısız sır barındırır.