Çan ve Hazan Sesleri

Tarihin tozlu sayfaları aralandığında görülür ki, bugün dünya üzerindeki bütün kültürlerin çıkış noktası Mezopotamya ve çevresidir. Binlerce yıllık tarihe tanıklık etmiş bu kadim şehrin, yazılı kaynaklarında üç semavi dine de ev sahipliği yapan Gaziantep’in, yadsınamaz bir miras olduğu gerçeği karşımızda durur. Kadim uygarlıklarla, peygamberlerle, tek veya çok tanrılı dinlerle, sayısız kültür zenginliği, örf ve ananelerle doludur Anadolu toprakları…

Gaziantep tarihi incelendiğinde fark edilir ki ironik bir şekilde nasıl Türkiye’nin en büyük mozaik müzesine ev sahipliği yapıyorsa bu şehir tıpkı onun gibi dinleri de bir mozaik gibi bir araya getirmiştir. Her inanıştan insanı ağırlamış, her türlü dünya görüşüne saygıyla yaklaşmış ve her türlü geleneği bünyesinde yaşatmıştır Gaziantep…

Bu rotamızda çan ve hazan seslerinin izini süreceğiz. Ayrıca bugün camiye çevrilmiş kiliselerden birine de gideceğimizden, rotamız boyunca üç semavi dine doğru bir yolculuk yapacağız. Karşımıza her an azizler de çıkabilir, keşişler de hatta ve hatta hahamlar da… Yüzlerce yıl öncesinden bugüne ulaşmış kiliseleri ve bir havrayı ziyaret edeceğiz bu rotamızda… ‘Tek Tanrı’ felsefesiyle gelişmiş inançların içine girip, kültürlerini öğrenmeye çalışacağız…

BilenBilir’in de dediği gibi Gaziantep nüfusunun çok büyük kısmı Müslüman kesimden oluşur ancak geçmiş binli ya da yüzlü yıllardan kalma diğer ibadethanelere de oldukça büyük saygı vardır bu şehirde. Cemaati olmadığından ya da bir şekilde terkedildiğinden dolayı bugün dönüştürülmüş, kültür-sanat merkezi ya da müze olarak kullanılmaya başlanmış yapılarda geçmişin, Hristiyanlığın ve Museviliğin izlerini arayacağız, hem de tek bir gün içinde ;) Lafı çok da uzatmadan yolculuğumuz başlasın…