Muğla Mimarisi
Selamlar, sıkıcı mimari yazılarının ardından ilaç gibi gelmeye geldik! Binlerce yıllık tarihinden sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış olan Muğla’nın mimarisini ve bugün gelenekselleşen evlerini haydi birlikte inceleyelim.
Öncelikle Muğla evleri derken neyden bahsettiğimizi açıklayalım. Muğla evleri; ahşap işçilikleri, tasarımları, şehrin sembolü haline gelmiş bacaları ve tavan işlemeleri ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir tarz oluşturur. Bugün ağırlıklı olarak iyi korundukları da göze çarpar. Geleneksel mimariden direkt olarak esinlenilmiş yeni yapılar da Muğla’da hala diğer bölgelere kıyasla daha fazla bu gelenekselliğe hitap eder.
Özellikle belirtmemiz gerekir ki Muğla evlerindeki sofular ‘hayat’ olarak adlandırılır. Kuzulu kapı olarak da adlandırılan avlu girişleri, ocakları, bacaları, uzun ve geniş saçakları, tavan süslemeleri, ahşap süslemeli verandalar, duvarlara gömülmüş dolap biçimli banyoları ile tamamen kendine has, tamamı kendine özgü bir mimarisi vardır.
Muğla evlerinin genel özelliklerinde ilk sırada tüm Türk evlerinde olduğu gibi mahremiyet açısından içe dönük olarak bir mimariye sahip oluşu belirtilebilir. Hatta öyle ki özellikle zemin katlarında olup da sokağa doğru penceresi olan evler yok denecek kadar azdır. Buna karşılık olarak avluya bakan pencereler oldukça fazladır. Açık veya yarı açık yaşam mekanlarıyla, geniş saçaklarla zenginleştirilmiş olan bu pencereler, manzarayı ve güneş hakimiyetini dengelemek adına kuzeye sağır, güneye açık olarak yerleşmişlerdir.
Muğla evlerinin öne çıkan bir başka özelliği de yapılarda ağırlıklı olarak taş veya ikinci derecede ahşap kullanılmış olmasıdır. Tüm avlu duvarları ve taşıyıcı duvarlar kırma ve moloz taş duvarlarla inşa edilmiş durumdadır. Çatı örtüsü olarak alaturka kiremit kullanılmış olan bu evlerde çatı dışındaki duvar üstlerinin tümü kiremitlerle örtülüdür. Ayrıca, bugün Muğla'nın sembolü olarak kabul edilen karakteristik bacalar da alaturka kiremitlerle yapılmış ve kendine özgü bir şapka ile kapatılmıştır.
Tüm bunların yanı sıra Muğla evleri temel olarak ikiye ayrılır. Bunlar Türk evleri ve Rum evleridir.
Türk Evleri
Özellikle Hisar Dağı eteklerine doğru yayılmıştır bu evler. Kentsel silueti kırmızı kiremit çatı beyaz duvar ve üzerlerinden taşan yeşil ağaçlar üçlüsü ile oluşan armonisi içinde, geleneksel dokunun özünü oluşturan yapılardır. Bazılarının 'hayat' olarak adlandırılan kısımları sonradan kapatılmış olsa da yakın zamanlarda inşa edilen bazılarında bu bölümün doğrudan yapıldığı gözlemlenir.
Rum Evleri
Muğla’ya zamanla Rum tüccarlar yerleşmeye başlar ve kendi aileleri için kalacak yerler inşa etmek ister. Böylelikle Konakaltı ve Saburhane mevkilerini kendilerine yerleşke olarak seçer ve inşaatlarına başlarlar. Kendi kültürlerine özgü biçimde tamamı taştan evler yaparlar. Bahsi geçen bu evleri Türk evlerinden ayıran en büyük özellik ise içe doğru kapanmış olmalarıdır. Avlu yerine sokakla bütünleşen bir cephesi bulunan bu Rum evleri, adeta bir kütle nizamı gösterir. Bir diğer ayırt edici özellik ise yapılarının tamamının kesme taştan oluşmasıdır. Buna bağlı olarak Arasta’da yer alan ve 1895'te Rum Filivari Usta tarafından yapılan saat kulesi Muğla’daki Rum nüfusunun şehre en güzel hediyelerinden biri olarak kabul edilir.