Güzel İzmir’in 7 Büyük Sırrını İfşa Ediyoruz
Çoğunu İzmirlilerin dahi bilmediği dedikodu kazanımızın en derinliklerinden sizlere ileteceğimiz İzmir’in gizli kalmış sırlarını tek tek anlatmaya başlıyoruz, hadi hayırlısı. Bazısının günümüzden bazısını ise en eski medeniyetlerde yaşayanların kulağımıza fısıldadığı bilgilerimiz sizlerle: Ey güzel İzmir, artık seni herkes daha iyi tanıyacak. Kazanımızın en derin, en eski, en bilinmeyen dedikodusuyla başlıyoruz. Dikkat kesilsin herkes…!
1- Yine güzel bir kadın ve yakışıklı bir erkeği konu alıyor bu dedikodu! Pek tabii içinde aşk da var… Duyduk duymadık demeyin, bahse konu olan kızımız Kleopatra.
Bundan yüzyıllar yüzyıllar evvel dünyanın en romantik sahillerinden biri olan bir yerde başlıyor bu hikaye! İşte size dedikodunun kralını hatta kraliçesini anlatıyoruz: Ah Kleopatra ahh… Güzelliğine ve zarafetine oldukça düşkün olan Mısır Kraliçesi Kleopatra’yı tanımayanınız yoktur! Dünya tarihinin en büyük aşklarından birini konuk eden İzmir’de, tarih 188 yılını ve kış mevsimini konu alıyor. Kleopatra Mısır’dan kalkıp, büyük aşk yaşadığı dönemin Romalı Generali Antonious’u görmeye Efes’e gelmiş. Evet Efes’e yani İzmir’e. İkilinin aşkı öyle büyükmüş ki ayrılmaları için savaş çıktığı bile söyleniyor. Artık şimdi günahlarına girmeyelim de savaşı kraliçe mi çıkarttı, yoksa İzmirli kızların güzelliğini duyup da mı geldi, bilemiyoruz. Ancak Efes sahillerinden büyük bir aşk ve bir Kelopatra geçti efendim!
2- Neyse biraz da çağlar öncesinin dedikodularını, haberlerini verelim. Sonuçta İzmir sahil şehri, insanın düşünmek için bol bol mekanının olduğu nadide yer. Vallahi insan filozof olur demeden geçmeyelim. Burada ne filozoflar yaşadı zamanında... Sizin haberiniz olmaz tabii!
Misal İlyada ve Oysseia’nın yazarı ünlü Antik Yunan filozofu Homeros İzmir’de yaşadı. Bir başka filozof ve şair olan Xenophanes İzmir’in antik kenti Kolonfon’da yaşadı, e tabii adam bu güzelliklerin içinde şiir yazmasın da ne yapsın! Siz onu bunu bırakın da ‘Bir nehirde iki kez yıkanılmaz’ diyerek günümüz raconuna bile bu cümlesiyle hala yön veren Heraklit Efes’te yaşamasın mı? Gerçi zamanın böylesine üstat bir filozofunun cümlelerini racon kokan filmlerde görmek değişik bir ironi ama! Acaba İzmir efelerinin atalarından olabilir mi kendisi? Neticede Yunan olsa da belki de buranın toprağı kendisini etkilemiştir. Şaka bir yana ama bilgi gerçek, hanımlar beyler!
3- Peki, onca filozofu şairi ağırlayan İzmir, kimleri kimleri ağırlamadı ki! Misal İsviçreli Nobel ödüllü Tomas Tranströmer, ‘İzmir Saat Üç’ isimli kitabını İzmir seyahatinde çok etkilendiği için yazmış.
4- Ya bu şehir öyle bir şehir ki dünyanın gözü üstünde. Bir düşünsenize günümüzde en hızlı büyüyen din İslam olsa da hala dünya üzerinde ortalama 2 milyar civarında Hristiyan yaşıyor. Ve İncil’de adı geçen ‘7 Kutsal Kilise’ yani Hristiyanlığın ilk yedi kilisesi sizce nerede? Elbette İzmir’de! Bununla da kalmıyor İzmir. Vatikan tarafından yeryüzündeki en kutsal binalardan biri olarak tanımlanan Meryem Ana Evi bilin bakalım nerede? Tabi ki de İzmir’de!
5- Şimdi geliyoruz bir başka konuya… Hani herkes şu popüler İzmir Saat Kulesi’ni biliyor, tamam buraya kadar her şey normal ama arkadaşlar yapmayın etmeyin! En eski saat kulesi Kordon’daki değil! İzmir’de şehrin zamanını gösteren tam dört tane saat kulesi var ama en eskisi Gar’ın oradaki! İngilizlerin inşa ettiği kulenin üzerinde bile yazıyor ‘1890’ diye… Halbuki Konak’takinin yapım tarihi ‘1901’ yani Gar’ın oradaki tam 11 senelik farkıyla daha fazla apolete sahip. Siz bilin de sağda solda caka satarsınız.
6- Ya Göztepe-Karşıyaka düşmanlığına ne demeli… Bunu tüm futbolseverler bilir, 80’li yıllarda üstelik askeri darbeyi yeni atlatmış bir ülke gündeminde Türkiye’nin tüm dikkatlerini üzerine çeken o ezeli karşılaşma! Goller golleri kovaladı kovalamasına ama bunun da en bilinmeyen tarafı o gün Atatürk Stadyumu’nun 80 bini aşkın insanı ağırlamasıydı. Üstelik o gün yalnızca Türkiye liglerinin değil, dünya ikinci ligi seyirci rekoru kırılmıştı. Vay be...
7- İzmirli kadınların güzellikleriyle nam saldığı malumunuz, bu bir sır değil elbette… Güzellikleri kadar cesaretleriyle de başı çeken bu kadınların İngilizlerden bile prenses bir ruha sahip oldukları bir gerçek ama İspanyol kartellerini aratmayacak cesaretlerinin olduğu pek bilinmez. Fakat artık sizler öğrendiniz! Evet, İzmirli kadınlar cabbardır, gözü karadır… Düşünsenize böyle olmasalar tarihte bilinen ilk eylemi İzmirli kadınlar gerçekleştirebilir miydi? Sebebi de ne biliyor musunuz, kafalarının tası ekmeğe yapılan zam yüzünden atmış. Üç gün boyunca sokakları işgal edip, her yeri talan etmiş bu kadınlar! Ve bu da kadınların yaptığı bilinen ilk eylem olarak tarihe geçmiş. Biz uyaralım da aman dikkat, tersleri pis!