Antik Çağ'ın Tozlu Rafları: Pergamon ve Celsus Kütüphaneleri - GeziBilen

Antik Çağ'ın Tozlu Rafları: Pergamon ve Celsus Kütüphaneleri

Antik Çağ'ın Tozlu Rafları: Pergamon ve Celsus Kütüphaneleri

Antik Çağ Kütüphanelerinden Pergamon ve Celsus


Kütüphaneler, en basit tanımıyla, bilgi sağlamak amacıyla yüzyıllar boyunca kitapların muhafaza edildiği kurumlardır. Zaman içerisinde bu kurumların işlevleri artmış ve dolayısıyla farklı kategorilere ayrılmışlardır. Günümüzde halk, özel veya milli kütüphaneler gibi farklı türlere şahitlik ediyoruz. Peki, antik dönemde nasıldı? Bu konuyu kendi ülkemizi ele alarak değerlendirmek istedik. Bu nedenle bugün, Anadolu antik çağ kütüphanelerinden Pergamon ve Celsus’a değineceğiz. Böylece sizler de hem ülkemizin ilklerine tanıklık edecek hem de antik çağ ile günümüz kütüphaneleri arasındaki farkları görebileceksiniz.


Kütüphanelerin Gelişimine Kısaca Göz Atalım


Kütüphaneler tarih boyunca depo, kitap kasaları, kitapçı dükkanları gibi farklı işlevlere sahip olmuştur. İlk kütüphanelerin Sümerlere kadar dayandığını biliyoruz. Antik Çağ’da daha çok arşiv olarak adlandırabileceğimiz bu kurumlar, ticarî faaliyetler sonucunda yazılmış bilgilerin yer aldığı çivi yazılı kil tabletlere ev sahipliği yapıyordu. İnsanoğlunun kullandığı en eski malzemelerden biri olan kil, suyla karıştırıldığı zaman yumuşayıp esneyen ve böylece kolay da şekil verilen bir toprak çeşididir. Bu koşullar, oluşturacağı sistem neticesinde yüzyıllar boyunca dünyaya hükmedeceğinden henüz bihaber olan insan tarafından beğenilmiş ve kil kullanılmaya başlanmıştır. Kil hamurundan tabletler oluşturulmuş ve hamurun üstüne‘’stylus’’ adı verilen kalemlerle yazılar yazılmıştır. Bu kalemlerse kamış bitkisinden elde ediliyordu… Daha sonra tabletler dışarıda bekletilerek kurutuluyordu. Dayanıklılığını artırmak için tabletlerin pişirildiği de biliniyor. İşte antik çağda arşiv olarak nitelendirdiğimiz yerlerde bulunan metinler tam da bu şekilde hazırlanıyordu. Asur dönemine ait kütüphanelerde de bahsettiğimiz şekilde birçok tabletin yer aldığını biliyoruz. İçeriğinde ise yalnızca resmi ve özel yazışmalar değil,  bilimsel ve edebi metinler de bulunmuştur. 


(Bergama Parşömeni, İzmir Dergisi)


Asıl kütüphaneler, papirüs ve parşömenin keşfinden sonra oluşmaya başlamıştır. Papirüs kağıdı, M.Ö. 3000 yılında Antik Mısır’da yetişen papirüs bitkisinden elde edilmiştir. Bu kağıt türünün uzun süre kullanıldığı biliniyor. Ta ki rakibi parşömen ortaya çıkana dek… Parşömen M.Ö. 2. yy’da Pergamon (Bergama)’da  keşfedilmiştir ve ana malzemesi deridir. Günümüzde de Bergama ilçesiyle markalaşmış olan parşömen yapımında koyun, keçi, buzağı ve oğlak derisi kullanılmıştır. Keşfedilmesiyle papirüsün yerini almış ve yalnızca kütüphaneler açısından değil, ekonomik açıdan da zenginleşmeyi sağlamıştır. Bahsetmiş olduğumuz bu kağıtlara çeşitli bilgiler yazıldıktan sonra ahşap kapaklarla ciltlenmiş ve kodeks dediğimiz kitaplar ortaya çıkmıştır. Elbette ki, bu kitapların hem korunması hem de gerekli olduğunda incelenebilmesi için bir eve ihtiyaçları olmuştur. Türkçe’de de ‘’kütüphane’’ adının kitap evi anlamına gelen Arapça ve Farsça kökenli kelimelerden türediğini biliyoruz. Kitaplar anlamı taşıyan ‘’kütüb’’ ile ev anlamı taşıyan ‘’hane’’ kelimeleri birleştirilmiştir. Helenistik ve Roma dönemini kütüphanelerin altın çağı olarak değerlendirebiliriz. Biraz sonra bahsedeceğimiz antik çağ kütüphaneleri de bu iki döneme dayanıyor.


Gönüllerde Yaşayan Pergamon Kütüphanesi


(Kazı öncesi Bergama Kütüphanesi, 1885, Stringfixer)


Pergamon, günümüz adıyla Bergama, kütüphanesi antik dönemin en büyük ikinci kütüphanesidir. Birincisi ise İskenderiye’de bulunuyor. Pergamon Kütüphanesi Helenistik dönemde inşa edilmiştir. II. Eumenes zamanında inşasına başlanmış olsa da, imparatorun kardeşi II. Attalos’un hüküm sürdüğü dönemde ancak tamamlandığını antik kaynaklardan anlıyoruz. Papirüsün kullanıldığı bu dönemde Mısırlılar, Bergama’ya kağıt göndermeme kararı almışlardır. Neden mi?


(19. yüzyıl Alman arkeologlarının çizdiği Bergama Akropolü, Stringfixer)


Cevap oldukça basit; büyüklüğü ve çeşitliliğiyle dönem içinde tahtını koruyan İskenderiye Kütüphanesi’ne rakip çıkmasını istememişlerdir. Ancak görünen o ki, rakiplerini hafife almışlardır. İçinde bulunduğu durumdan hiç hoşlanmayan Pergamon kralı yeni bir kağıt türünün icat edilmesini istemiştir. İşte, parşömenin icadı da bu şekilde gerçekleşmiştir. Papirüse kıyasla daha dayanıklı olması parşömeni daha cezbedici kılmış ve zamanla kullanımı yaygınlaşmıştır. Birçok bilim insanının yetiştirildiği kütüphane, rulo ve kodeks olmak üzere 200.000 esere ev sahipliği yapmıştır.  Böylece Pergamon’un önemli kültür merkezlerinden biri olmasında önemli bir role sahip olmuştur. 

Ne yazık ki, eğitim gibi kutsal bir göreve sahip olsa da kaderine razı gelememiştir. Efsaneye göre Romalı Julius Sezar’ın bölgeyi işgali sonucunda  İskenderiye Kütüphanesi yanarak yok olmuştur. Karşılaştığı durum karşısında büyük bir hüzne kapılan Mısır Kraliçesi Kleopatra’yı teselli etmek ise Marcus Antonius’a kalmıştır. Kraliçeyi etkilemek isteyen Antonius, Pergamon Kütüphanesi içinde bulunan eserleri Mısır’a göndermiştir. Yapının kendisi de tıpkı rakibi gibi bir savaş sırasında yanarak tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür. 


Dillere Destan Celsus Kütüphanesi



Antik kaynaklardan elde edilen sonuçlara göre Efes Antik Kenti, M.Ö. ikinci bin yılın yarısında kurulmuştur. Günümüzde İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti’nin Cilalı Taş Devri’ne kadar tarihlendiğini biliyoruz. Ancak Helenistik ve Roma dönemleri Efes’in dönüm noktası olmuştur diyebiliriz. Asya eyaletinin başkenti ve yaklaşık 200.000 kişilik nüfusuyla en büyük liman kenti olarak tarihe adını kazımıştır. Anadolu tarihi için oldukça önemli olan Efes Antik Kenti, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir. 

Celsus Kütüphanesi, Bergama’dan sonra Anadolu’da bulunan en büyük ve önemli antik dönem kütüphanelerinden biridir. M.S. 135 yılında Asya’nın eski prokonsülü, yani valisi, olan Tiberius Julius Celsus Polemaeanus adına inşa ettirilmiştir. İnşa edilmesini isteyen kişi ise bahsetmiş olduğumuz eski Roma memurunun oğlu Gaius Julius Aquila’dır. 



Aquila, böylesine önemli bir yapıyı kendi imkanlarıyla yaptırmıştır. Bunu da doğu cephesinde bulunan bir yazıtın üstündeki, ‘’Asya prokonsülü Tibernus Julius Celsus Polemaeanus için oğlu konsül Tiberius Julius Celsus Polemaeanus kendi servetiyle Celsus kütüphane binasını, bütün dekorasyonu, sanat eserleri ve kitapları ile birlikte kurdu.’’ yazısından anlıyoruz. Roma döneminde kütüphanelere kitap tedariğinin bağış veya miras yoluyla yapıldığı biliniyor. Aquila da Celsus’un korunması ve kitap alınması için parasını miras bırakmıştır. Bu dönemde papirüs kullanımı devam etmiştir. Her ne kadar keşfedilmiş olsa da, parşömen M.S. 3.yy’da yaygınlaşmaya başlamıştır. 150 yıl boyunca gerek Efes’in kültür merkezi olması gerek kütüphaneler tarihi açısından önemli yere sahip olan Celsus Kütüphanesi, 150 yıl boyunca hizmet vermeye devam etmiş, Orta Çağ’da gerçekleşen deprem sonucu büyük ölçüde hasar görmüştür. Yıllar süren uğraşlarla beraber geçmişin tüm yükünü omuzlarında taşıdıktan sonra yığıntı haline gelen kütüphane kalıntıları bir araya getirilerek günümüzdeki görkemli halini almıştır. 

Yapının dikkat çeken unsurları girişte bulunan 4 tane kadın heykelidir. Bu heykellerin her biri bir kavramın kişiselleştirilmiş halidir. Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi’nde yer alan bu heykeller orijinallerinin kopyasıdır. Eserlerin orijinalleri Viyana’da bulunan National Bibliotheke'de Efes'e ayrılmış galeride bulunmakta. 


           SOPHIA                            ARETE                             ENNOIA                      EPISTHEME

 (Heykellerin Viyana, National Bibliotheke'deki orijinalleri.arkeogezi)


Temsil ettikleri kavramlar:

Sophia Kelsoi        : Celsus'un bilgeliği.

Arete Kelsoi          : Celsus'un erdemi, fazileti.

Ennoia Philippoi    : Anlayış, düşünce, sağduyu sevgisi.

Epistheme Kelsoi  : Celsus'un bilgisi.


Antik dönem kütüphaneleri, birçok bilim insanı ve filozofların yetişmesini sağlayarak uygarlıkların gelişimine katkıda bulunmuştur. Maalesef ki, yönetim sistemi veya bölgeye hükmeden uygarlıkların değişmesi gibi çeşitli nedenlerle tarihe gömülmüşlerdir. Ancak medeniyet seviyesi arttıkça kapasitesi ve işlevi fazla olan kütüphaneler inşa edilmeye devam etmiştir. Günümüzde yalnızca fiziksel olarak değil, artık her zaman dahil olduğumuz dijital dünyada da  birçok kütüphaneye kolayca ulaşabiliyoruz. Bu durumda bize düşen görev ise kolaylıktan kaynaklanan tembelleşmeyi reddedip her koşulda gelişimi sürdürebilmektir.


Yazan: Berfin Aktaş

Yorumlar

  • unaloykuus
    25.05.2023 06:08

    Zamanında buralarda da bizim gibi çalışmışlar…

GeziBilen

Tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerimize ışık tutarak; ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmak bizi sizlerle buluşturan temel amacımızdır.

GeziBilen Logo
Google Play Badge
AppStore Badge
AppGallery Badge
İletişim

0 (212) 274 2121

merhaba@gezibilen.com

Balmumcu Mah, Bestekar Şevkibey Sk, No:26 Beşiktaş-İstanbul

  • GeziBilen Gezi Noktaları2.500 gezi noktası

    2.500 noktayı keşfetmeye hazır mısınız?

  • GeziBilen Ülkeler4 Farklı Dil Seçeneği

    Tüm yazılı ve sesli içerikler Türkçe, Almanca, İngilizce ve Rusça

  • GeziBilen Rotalar185 Tematik Rota

    Her şehir için özel hazırlanmış onlarca tematik rota

Diğer İçerikler